Osmanlı da kültürel değerimiz olan Lale çiçeği, hayranlık uyandıracak naif bir görüntüye sahip. Lale bitkisinin anavatanı Pamir, Hindukuş ve Tanrı dağlarıdır. Lale, Türklerle birlikte Anadolu topraklarına taşınmıştır. Lale soğanı 1500’lü yıllarda Anadolu’dan Avrupa’ya (ilk Viyana oradan da Hollanda) geçince de; Hollanda Lale yetiştiriciliği konusunda dünyada öncü oldu. Kültürümüzde Lale için; ‘’bir çiçeğin ötesinde her şey’’ denmiş, 16. ve 18. yy’da o kadar çok insanların hayatlarında yer almış ki! Bu kültür, yaşadığı o devre ‘’Lale Devri’’ (1718-1730) bile denmiştir. Bugün Avrupa’da Lale için kullanılan ‘’Tulip’’ veya ‘’Tulipa’’ kelimesinin aslı O. G. Busbecq tarafından türetilmiş ve Türklerin bu bitkiye “Tulipan” ismini verdiklerini yazmış. S. W. Murray ise bu ismin Türklerin başlarına sardıkları “tülbent” ile ilgili olduğunu söylemiştir. Biz Lale’yi bahar müjdecisi olarak biliriz, Mart başında yaprakları çıkmaya başlar, park ve bahçelerimiz de bahar başı-ortası rengarenk olurlar. Bu ürün lalenin kibar, naif, mücevher gibi görüntüsünden esinlenerek oluşturulmuş ve yorumlanmıştır. Evlerinize baharlar getirmesi dileklerimizle..
Bu ürün, üfleme kristal camdan yapılmıştır, tasarım deseni farklı teknikler kullanılarak ustalarımız tarafından titizlikle uygulanır, ardından 24 ayar altın ve platin ile el ile boyanır.